14 Nisan 2010 Çarşamba

Hem Ağlarım Hem Giderim

Kağıtla kalemi özledim.
Burda yazmaktan şikayet ettiğimden değil de,özledim kokusunu saman kağıdımızın dostum.Özledim,yazıp yazıp paylaşmamızı-herkeslerden saklarken çocuklarımızı.Özledim senin masa lambanın sarı ışığına olan aşkını.Özledim hep o dostu arayan şiirlerini.
Kara kaplı/yı,ayıcıklı(Bulutun seveceği türden olan)defterimizi.Sonra diğerlerini...Tek tek, ayrı ayrı,hepsini...
Özledim damak yaralarımızı, aynı çıkan kahve fallarımızı. Kimi zaman benzeyen el yazılarımızı.
Dört kadın çırpınışlarımızı...
Ümit Amcamızı...Karın gurultularımızı...
Bizi büyüten tüm sorunlarımızı, özledim.
Tabi şimdi de büyüyoruz ya ayrı ayrı yerlerde.Severek ayrılan sevgililer gibi (ama eski dostlar gibi değil) hem düşünüp hem aramazdan geliyoruz ya...İşte o zamanlar senin söylediğin şeyler aklıma geliyor.
''Bir şeyler eksik.'' diyordun mesela bana. ''Bir şeyler eksik.Ama ne bilmiyorum.Sana sorsam aşk derdin ya Tuğçem.Değil, o da değil işte...''
Hakkaten değilmiş çünkü tamamladım ben o düşündüğüm eksiği çoktan.Bilmez misin,bilirsin.Ama şimdi de sen eksiksin işte.Sadece sen değil senin gibi nice kadimler eksik.Biliyorum ''Oralarda bir yerlerdesiniz'' ama özledim,özledim işte.
Anladım yine büyüyüp acıyarak; hiçbir şey tam olmayacak insan hayatında.Nankörlük değil bu sanıldığının aksine,tatminsizlik de değil.
Özlüyorum, çok mu saçma?Doğup büyüdüğüm yerleri ve oraların iklimini ,annemi babamı,çocukluk anılarımı, sözümona büyüyüşümü.Ayıp mı yani?
Ve çok sevdiğim bu şehirde yabancılığımı hissederek, hep özleyerek ve üşüyerek söylüyorum;
bir defterime kalemimle söylediğim gibi:
''Bu denizi, bu rüzgarı, bu martıları tanımıyorum.''
Hem ağlayıp hem gidiyorum İstanbul'a.Ve affetsin, özlüyorum.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder